Merhaba sevgili seyahat tutkunları,
Bugün sizlere, Adriyatik’in saklı cenneti, Karadağ’ın tarihi ve doğal güzellikleriyle ünlü şehri Kotor’dan sesleniyorum. Burası, dar sokakları, tarihi yapıları ve nefes kesen manzaralarıyla her gezginin görmesi gereken bir yer. Gelin, birlikte Kotor’u keşfedelim!
Sabah: Eski Şehir’in Tarihi Sokaklarında
Güne, Kotor’un büyüleyici Eski Şehir’inde başladım. Şehrin dar ve taş kaplı sokakları, Orta Çağ’dan kalma yapılarıyla adeta bir zaman yolculuğuna çıkarıyor. İlk olarak, şehrin simgelerinden biri olan St. Tryphon Katedrali’ni ziyaret ettim. Bu muhteşem katedral, 12. yüzyılda inşa edilmiş ve Romaeski mimarisiyle dikkat çekiyor. Ardından, şehrin dar sokaklarında kaybolarak, her köşede farklı bir tarihi yapıyla karşılaştım. Küçük meydanlar, tarihi çeşmeler ve taş evler, Kotor’un ruhunu yansıtıyor.
Öğle: Kotor Körfezi ve San Giovanni Kalesi
Öğle saatlerinde, Kotor Körfezi’nin muhteşem manzaralarını görmek için San Giovanni Kalesi’ne tırmandım. Yaklaşık 1350 basamakla çıkılan bu kale, biraz yorucu olsa da, tepeye vardığınızda karşılaşacağınız manzara tüm yorgunluğunuza değiyor. Kotor Körfezi’nin mavi suları ve etrafındaki dağların oluşturduğu manzara, unutulmaz bir deneyim sunuyor. Kaleye çıkarken, sık sık durup manzarayı seyretmek ve fotoğraflar çekmek için molalar verdim.
Akşam: Sahil Boyunca Yürüyüş ve Yerel Lezzetler
Akşam saatlerinde, Kotor’un sahilinde keyifli bir yürüyüş yaptım. Sahil boyunca sıralanan restoranlar ve kafeler, günün yorgunluğunu atmak için harika yerler sunuyor. Deniz kenarında oturup, Kotor Körfezi’nin sakin sularını izlemek gerçekten huzur verici. Akşam yemeği için ise, yerel bir restoranda Karadağ mutfağının lezzetlerini denedim. Özellikle balık ve deniz ürünleri oldukça lezzetliydi. Yerel şaraplardan birini denemek de iyi bir fikir olabilir.
Kotor, tarih ve doğanın iç içe geçtiği, her köşesinde farklı bir güzellik saklı olan bir şehir. Eğer yolunuz Karadağ’a düşerse, bu eşsiz şehri mutlaka ziyaret edin.
Sevgilerle, Halil İbrahim Korkmaz